Balkan Gençlik Okulu (BGO) Medeniyetler ve Balkanlar projesi online seminerlerine “Bağdat: Kültür, Medeniyet ve İmaj” sunumuyla İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Doç.Dr. Ebubekir Ceylan hoca konuk oldu.
İslam medeniyet tarihinin zirve dönemini üreten şehir olan Bağdat, tarihi süreçte yaşadığı dalgalanmaları ile öne çıkmaktadır. Bağdat, insanlık tarihinin hem zirve şehirlerinden biri olarak hem günümüzdeki gerçekliği ve imajıyla var olmuştur. Ebubekir Ceylan hocaya göre “Medeniyetlerin Beşiği”, Mezopotamya ve “Bereketli Hilal” coğrafyasında yer alan Bağdat, Abbasilerin hakimiyetine geçmesiyle birlikte 750-1258 yılları arasında (özellile de VIII. ve XIX.yy) İslam medeniyetini bölgesel ve Arap merkezli olmaktan çıkartan kozmopolitan ve küresel güç haline dönüştüren şehirdir. Bağdat, Halife Harun Reşat’ın yönetiminde siyasal merkez haline gelmekle beraber ilim, kültür ve ticaretin de merkezine dönüşmüştür. Bu dönemde felsefe, kelam, fıkıh, edebiyat, tıp alanın abidevi isimleri Fuzuli, İmam-i Azam, Hanbeli, Ruhi vs. ortaya çıkmıştır. Bağdat’ı merkez haline getiren bir diğer olgu Hz.Ali, Hz. Hüseyin, İmamlar gibi Şii dünyasının en önemli isimlerinin kabirlerinin bölgede bulunmasıdır. Ebubekir Ceylan hocaya göre bu dönemi insan tarihi açısından değerli kılan bir diğer gelişme de “Beytül Hisme” ile birçok tercüme faaliyetlerin yürütülerek özellikle Antik Yunan felsefesinin birçok eserinin tercüme edilerek yeniden insanlığa sunulmasıdır. Medreseler ve kütüphaneler bu dönemde Bağdat’ın parlayan yüzü olmuştur. Bağdat 1258 yılında Moğol istilasıyla yıkılarak, yağmalanarak, yakılarak en büyük kırılmayı yaşamıştır. 1534 yılında Osmanlı yönetimine geçerek zamanla özellikle modernleşme döneminde toparlansada Şiilik-Sunnilik ve 19.yy itibariyle petrol konusuyla uluslararası rekabetin konusu olmuş ve kurban edilmiştir.
Ebubekir Ceylan hoca seminerin son bölümünde kısaca Irak ve Bağdat’ın 1990’lı yıllarda kültürel mirasının yok olmasıyla sonuçlanan derin kriz ve çıkmazının nedenini mezhep savaşlarında ve Batının emperyal iştahinde aramak gerektiğini ifade etti.
Seminer soru cevap kısmı ile son buldu. Ebubekir Ceylan hocaya ve teşekkür eder çalışmalarında başarılar dileriz. Ayrıca semineri simültane Arnavutça’ya çeviren Berat Alili’ye de teşekkürlerimizi sunarız.