XX. yy. Balkanların ve medeniyet coğrafyamızın önemli alim ve şairlerinden biri olan Abdülfettah Rauf’un (Fettah Efendi) 60 yıl sonra şiirleri kitaplaştırılıyor. İlk şiir kitabı Yine Vatan için 2021 yılının Ekim ayında yayınlamıştı.
Bu günlerde ise Abdulfettah Rauf’un ikinci şiir kitabı Zulmetten Nura İDEFE Yayınları’mızdan yayınlandı.
Zulmetten Nura
Ağlama ey deli gönlüm ki büyüktür yaratan
Seni öldürmeyecektir bu onulmaz yaradan
Gün gelir kaldıracak zulmeti elbet aradan
Lütfu bir ak gün esirger mi şu bahtı karadan
Ağaran saçlarımızdan açacak sümbüller
Saçılan kanlarımızdan bitecektir güller
Giryemizden doğacak nefha saçan bülbüller
Serecek ufkumuza ay ışığından tüller
Olacak kartopu her attığın ey gülle atan
Ay ile yıldızı bir gün doğacak şimdi batan
Bir sebeb kalmayacak geçmişi hâle aratan
Bir gülistân olacak mezbele dönmüş bu vatan
…
Abdülfettah Rauf (1910-1963) Kimdir?
Makedonya’nın başşehri Üsküp’te doğdu. Asıl adı Abdülfettah Raûf’tur. Halk arasında daha çok Fettâh Efendi adıyla tanınmış, bazı makaleleriyle şahsî evrakında ise Fetah İshak veya Fetah İshakoviç imzasını kullanmıştır. Üsküplü Hacı İshak ailesine mensup, memleketin tanınmış şahsiyetlerinden biri olan babası Raûf Efendi onun iyi bir eğitim görmesi için elinden gelen gayreti sarfetti. İlk öğrenimini Üsküp’te muhtemelen Sırpça olarak yapan Abdülfettah, daha sonra burada Atâullah Kurtiş (Ata Efendi) tarafından kurulan Meddah Medresesi’ne girdi. 1933 yılında düzenlenen ilk icâzet töreninde, her biri daha sonra Makedonya ve Kosova’da çeşitli hizmetler yapan arkadaşları Hâfız Necâti, Hâfız Şâban, Hâfız Sâdullah, İdris ve Mehmed efendilerle birlikte icâzet aldı.
Fettah Efendi, 1933-1938 yılları arasında Meddah Medresesi’nde kelâm ve akaid müderrisliği görevinde bulunduğu gibi Üsküp’teki çeşitli camilerde de fahrî vaizlik yaptı. Ramazan aylarında, hocası Atâ Efendi’nin doğum yeri olan Üsküp’ün Studeniçan köyünde vaaz ve irşad hizmetinde bulundu. 1938’de hocasının Ulemâ Meclisi (Ulema Medzlis u Skoplju) üyeliğine tayin edilmesi üzerine Meddah Medresesi’nin başmüderrisliğine getirildi; medrese kapatılıncaya kadar bu görevini sürdürdü ve burada birçok talebe yetiştirdi. 1944 yılında yapılan törende icâzet alan öğrencileri arasında Kemal Aruçi ve Türkiye’ye giderek İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü ile Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde uzun yıllar hocalık yapan Bekir Sadak da vardı.
Hakkındaki bazı yazılarda zikredilen, 1944-1945 yıllarında Üsküp’teki şer’î mahkemede hâkimlik yaptığı ve Ulemâ Meclisi üyeliği görevini üstlendiği hususunda kesin bilgiye rastlanmamıştır. 1945’te Yugoslavya’ya komünist iktidarı hâkim olunca şer’î mahkemeler, çeşitli dinî müesseseler ve medreselerle birlikte Meddah Medresesi de kapatıldı. Fettah Efendi ve arkadaşları tutuklanıp mahkemelerde yargılandılar. Kendisi düzmece bir iddianame ile rejim aleyhtârı, devlet haini ve savaş dönemi zengini olduğu iddiasıyla yedi yıl ağır hapis ve cebrî iş, üç yıl da siyaset yasağına mahkûm edildi (Birlik, s. 4). Cezaevinde iken taş kırmak üzere bir yıl Bosna-Hersek’teki Doboy (Doboj) kasabasına gönderildi. Cezaevinden çıktıktan sonra uzun süre devlet tarafından takip altına alındı, işsiz bırakıldı ve meşhur bir müderris olmasına rağmen müezzinlik yapmasına bile izin verilmedi (krş. Engüllü, Yedi İklim, IX/64, s. 22; Ardıcı, s. 151). Hayatının son yıllarında Makedonya Arşivi’nde Makedonya’ya ait Osmanlı belgelerini tercüme etmek üzere uzman olarak görevlendirildi. 24 Nisan 1963’te Üsküp’te vefat etti. Şiirleri yaklaşık 60 yıldır farklı nedenlerden ötürü